Lider bir RUH’un, LİDERLİK gerçeği değişmez!

Geçen günlerde, Steve Jobs’ın hayatını (-ki tamamı değil-) sinemaya aktaran Jobs isimli filmi izledim. İzlerken de, içimden “bu filmden liderliğe dair ne çok yazı konusu çıkar” diye geçirdim. İzlediğim bazı kareler, yazılarının ana ekseninde liderlik ve liderliğin ruhundan bahseden ben için mükemmel bir malzeme teşkil ediyordu. Film bu sene ne zaman vizyona girmişti bilmiyorum ama izleyen bazı kimselerin aylar öncesinde yorumlarını okuduğumu hatırlıyorum. Eleştirenler, beğenmeyenler…vs yorumlardı bunlar.

Ben filmi son bitiş kısmı dışında beğendim. Bitişi bence filmin tamamı kadar etkileyici değildi ve havada kalıyordu. S.Jobs’ı canlandıran A.Kutcher’ı son derece başarılıydı. Flimde bazı detaylar o kadar güçlüydü ki, hayatı ve başarısı aktarılan karakterin neden başarılı, neden başarısız, neden farklı olduğunu kavrayabiliyordunuz. Bu filmden liderlik ve liderliğin ruhu adına aşağıdaki çıkarımlarım döküldü parmaklarımdan,

  • — Bir lider, diğerlerinden mutlaka farklı, mutlaka ayrışıyor. (Farklılıkları olan insanlar, büyük başarılar kazanma potansiyeline sahip insanlardır.)
  • — Daha farklı düşünüyor, vizyonu bazı kimselerce hemen anında anlaşılamayabiliyor. Anlaşılamadığı için aynı heyecana ortak olunabiliyor.
  • — Liderler, çalışma stilleri ile oldukça baskınlar. Bu çalışma arkadaşlarını, ekiplerini yer yer zorlayan baskınlığa kadar varabiliyor. S.Jobs’ta bunu çok iyi görüyoruz.
  • — Jobs, mükemmeliyetçi ve sürekli dinamik bir gelişim beyin yapısında olan bir lider. İnovatif bir lider.Yanındaki herkesi de daha iyi olmaya zorluyor. Esasen birlikte çalışması “zorlayıcı” tipte bir lider.
  • — Tutkusu yüksek, nitekim Macintosh projesi için çalışırken arkadaşlarına “Bir şeyi yapmak için gereken azme sahip olmak için ona tutkunuz olması gerekir” diyor. Her zaman daha farklısını sorguluyor, onu arıyor ve onu meydana getiriyor. Asla olduğu yerde saymıyor.
  • — Her zamanki gibi, başarılı bir lider, yalnız bırakılabiliyor. Nitekim, liderlerin bazen kitleleri peşinden sürüklemesi için yalnız kalması gerekiyor.
  • — Çünkü evvela liderin önce kendi kendine, kendi ruhunu törpülemesi gerekiyor.
  • — İnsanlara heyecanını, tutkusunu anlatırken, anlaşılamayabiliyor. Bu sıradan insanlardan ayrıştığı yeri net olarak ortaya koyuyor.
  • — Ve ortaya çıkarılan ve/veya çıkarılmak istenen önemli işlere/projelere/eserlere/ürünlere, BİRİLERİ BİR ZAMAN(!!!???) “BUNDAN BİR HALT OLMAZ” veya “BU İŞ BAŞARIYA ULAŞMAZ”, “YAPILAMAZ” veya “YAPAMAZ,BAŞARAMAZ” diye yorumlarda bulunmuş oluyor!!! Ama o iş veya o kişi yıllar sonra, hikmeti ne iseJ başarılı olmuş oluyorJJ Bu S.Jobs, R.Branson, G.Kawasaki, N.Aydın, S.Stallone, M.K.Atatürk, E.Ferrari, V.Koç…vb. olsa dahi böyle, bu Ahmet, Mehmet, Banu olsa dahi böyle!!
  • — Bir lider için başkalarının ne düşündüğünü çok önem arzetmiyor.
  • — Liderin yer yer ukala tavrı ve meydan okuması bazılarını rahatsız ediyor. Jobs’ın, IBM’e yönelik alaycı ve meydan okuyan tavrı, Apple’a güvenmeyen ve IBM’i geçemeyeceğini düşünen yönetim kurulunu rahatsız ediyor nitekim.
  • — Liderde hata yapabiliyor. Bunu bir zaman sonra anlayabiliyor. Jobs’ın, ikna edilemez ve Apple’a gelmez sanılan, Pepsi Ceo’sunu, “Hayatının sonuna kadar şekerli su mu satmak istiyorsun?” diyerek, Apple’ın başına ceo olarak getirmesi ile aslında şirketin değerlerine ve vizyonuna ters yönetimi sonucu onu kendi işinden egale ettirmesi tecrübesini yaşıyor. Buradan üç sonuç çıkıyor: Bir, kimse imkansız değildir. İki, bazen bir yerdeki başarılarından dolayı çok büyük umutlar bağlanan isimler başka bir yerde balon olurlar. Üç, bir işin-fikrin gerçek sahibi olmak başka ve kalple-tutkuyla yönetmek başka, onu parayla sadece kapitalist olarak profesyonelce(!) dışarıdan yönetmek başkadır.
  • — Filmin kült cümlesi bence şuydu : “Rekabete diğeri ne yapmış diye bakamayız. Biz daha “farklı” ne yapabiliriz diye bakabiliriz.” 

Bir iki tane de duygusal nokta dikkatimi çekti, belirtmeden geçmek olmaz.

  • — Aslında hayatının çok büyük kısmını işkolik ve yalnız bir adam olarak geçirmesi,
  • — En yakın arkadaşı Wozniak’ın, onun arkadaşlığını özlediğini söylerek onu bırakması,
  • — Redettiği, uzak durduğu kızını sonra kabul ettiği, bunda şirkette egale edilerek aldığı darbe sonucu hayatının duygusal tarafını harekete geçirmesinde etken olmuş olması.

Lider ruhlar farklıdırlar. Bunu lider ruh, ister 10 yaşında, ister 30 yaşında olsun, anlarsınız. Bunu, ister siz lider bir ruh olun veya lider bir ruhla tanışmış olun ışığından anlarsınız, gözlerinden anlarsınız. Ama ne olursa olsun anlarsınız. Ve lider bir ruh’ta hemen fark edilir sadece o an için çıkarlarına uymayan tiplerce görmezden gelinebilir veya başarılı olmayacağı düşünülebilir. Ama bu lider bir ruhun, liderlik yapacağı gerçeğini değiştirmez 🙂 Sadece zamanını biraz öteler. Öte yandan ne dersiniz, tüm Dünya’nın teknolojiye bakış açısını değiştiren bu adam, hayatını “mutlu” olarak geçirmiş miydi, ben emin olamadım.

Yeryüzündeki nice S.Jobs’lara…

 

Not: Video mükemmel. Mutlaka zaman ayırıp baştan sona izleyin. İlham verici !

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz